Yenipazar- Karahayıt- Pamukkale



             YENİPAZAR
  Güneşin sırtımızı iyice ısıtmaya başladığı bir gün, epeydir gitmediğimiz Pamukkale'ye doğru yola çıktık.
  Aydın-Denizli yolundan ilerlerken sağda Yenipazar tabelasını görünce, 'Haydi' dedim.. 'Yenipazar, Cittaslow tescilli bir ilçe.. Ve biz orayı görmedik..' Tabii.. derhal direksiyon o yöne çevrildi.. 7-8 km. sonra Yenipazar'daydık..


Yenipazar, Aydın'ın en küçük ilçesiymiş.. Aydın'a 40 km. uzaklıkta. Kente girdiğimizde ilk gözümüze çarpan da meydandaki heykel oldu. Kurtuluş mücadelesi kahramanlarından Yörük Ali Efe'nin heykeliymiş.


Efe'nin evi müze haline getirilmiş ve mezarı da evin bahçesindeymiş. Ancak geç vakit olduğundan kapalıymış. Göremedik..

Heykelin  arka tarafında renk renk boyanmış bir merdiven görülüyor. Çıktığımız her merdivenin basamaklarını saymak gibi bir huyum olduğundan, 220 basamak saydım, çıkarken.. Fotoğraflamayı inişe bıraktım.
Merdivenin bitimindeki  mesire alanı, restore edilmiş tarihi bir yel değirmeni ile süslenmiş.



 


Merdivenlere ay, yıldızlar, güneş ve salyangoz sakin kentin simgesi olarak seramiklerle resmedilmiş.

   Burada yeşil ağaçlar,

Burada kentin Cittaslow oluşunu simgeleyen salyangoz,


  Bu basamaklarda yıldızlar,


  Burada da güneş resmedilmiş.

Basamakları çıkarken resimlerle öylesine oyalanıyorsunuz ki.. Kaç basamak olduğunu farketmiyorsunuz bile.. Bu nedenle de yorgunluk hissedilmiyor..

Kentte gezerken gördüğümüz şehitler anıtı...


İlçenin pidesinin ünlü olduğu kulağımıza çalınmıştı, bir yerlerden... Acıktığımızı hissedince gözümüze kestirdiğimiz bir pideciye konuşlandık. Özellikle tavsiye edilen tahinli pide oldu ama, pek damak zevkimize göre olmadığını düşünerek 'bildiğimizden şaşmayalım' dedik ve kıymalı, peynirli pidelerimizi sipariş verdik.  Doğrusunu söylemek gerekirse; pek bir özellik, bir başkalık da göremedik...

KARAHAYIT

 Denizli 'ye 23 km. kadar uzaklıktaki Karahayıt'a yıllar önce geldiğimizde , köyün ortasında küçük bir sıcak su birikintisinden ibaretti.

Şimdi ise tam bir turizm merkezi durumunda. Büyük oteller, her kesime hitabeden pansiyonlar rezervasyonla hizmet veriyor.. 58-60 derece olarak kaynağından çıkan termal suyun içindeki maden oksitler kırmızı, yeşil, sarı travertenler meydana getirmiş.



    Bir çok hastalığa şifa olan kaplıca ve çamur banyoları ile turizm potansiyeli fazla olan bir belde, Karahayıt.. Bunda Pamukkale'ye sadece 6 km. uzaklıkta olmasının da rolü büyük...



     Karahayıt çarşısı, bir cadde üzerine dizilmiş dükkanlarında çoğunlukla banyo malzemeleri, bitkisel ürünler, toprak testiler,ibrikler gibi malzemeler satılıyor.






PAMUKKALE
Pamukkale, eşsiz güzellikte bir cennet... Denizli merkezine 20 km. uzaklıkta.


Antik kent Hierapolis'le iç içe. Hz. İsa'nın havarilerinden St. Philip'in burada öldürülmüş olması Hristiyanlarca kutsal sayılmasına ve inanç turizminin gelişmesine yol açmış.
Pamukkale'de bir çok yerde termal su kaynağı var. 35-36 derece olan kalsiyum hidrokarbonatlı su, açığa çıktığında karbonmonoksit havaya karışıyor, kalan kalsiyum karbonat jel halinde çöküyormuş. Bu çökelti zamanla sertleşerek travertenleri oluşturuyormuş. Sonuç olarak seyrine doyamadığımız o bembeyaz cennet kalıyor bize...




 Ziyaretçiler tarafından gezilmesi, kalsiyum karbonatın ezilip, dağılmasına  dolayısıyla travertenlerin kararmasına yol açtığından, sadece belli bir bölümde gezilmesine izin veriliyor. Girişte ayakkabılarınızı çıkarıp öyle yürüyorsunuz.  Ilık suyun ayaklarınızın altından akıp gitmesi harika bir terapi ..



    Yer yer oluşmuş havuzcuklar ayrı bir güzellik.. Bu görselliği kaydetmeye çalışıyoruz, bir yandan..
Bir kaç kare sonra telefonun azizliği.. Nefis görüntü karşısında dayanamamış olmalı ki.. Mest olup, şarjını bitirivermiş. Biraz daha ılık sularda gezindikten sonra ayrıldık, Pamukkale'den.. Ama yarın tekrar gelmek üzere..
Gece Karahayıt'ta konakladık.  Ertesi gün öğleye doğru yine Pamukkale'deydik. Yazdan unutulup kalmış bir havada doyasıya gezdik. Seyir terasından bu bembeyaz cenneti seyrettik.





Antik Havuzu gördüğümüzde gözlerimize inanamadık. 1991 yılında sadece suyun çıktığı küçük, doğal bir havuzdu burası ve biz yakınında karavanımızla günlerce kalmış, defalarca girmiştik bu havuza..





Şimdi genişletilmiş, içine yerleştirilmiş sütun parçaları, eski görünümlü taşlarla antik bir hava verilmiş. 36 derece olan suyun bir çok hastalığa şifa olduğu söyleniyorsa da, çoğunluk eğlence amaçlı giriyor, havuza..




             Bildiğiniz gibi Denizli'nin çook uzun uzun öten horozları ünlüdür.. Burayı da bir horoz heykeli renklendiriyor..
Denizli'ye kadar gelmişken 30 km. uzaklıktaki Kaklık Mağarası'nı görmeden gitmek olmaz.. Isparta yolu üzerinde 'Kaklık Mağarası' tabelasını görünce hiç düşünmeden saptık. 4 km.kadar bir yol var, mağaraya ulaşmak için. Honaz İlçesi sınırları içinde küçük bir mağara, burası.
Ben mağaraları hem çok merak eder, hem de girmeye korkarım. İlk kez ürkütücü olmayan bir mağara ile karşılaştım. Mağara içinde akan su şelale oluşturmuş ve bu ses insanın içini ferahlatıyor. Eğer sıcak bir yaz günündeyseniz dışarı çıkmak istemiyorsunuz.





 Girişten itibaren derinliği 14 metre kadar, toplam uzunluğu da 190 metre civarındaymış. Mağara dışından şelaleler yaparak akan kaynak suyu içerideki su ile birleşmekte. Kükürtlü sulardan basamaklar halinde beyaz travertenler oluşmuş.



Mağaranın içi yoğun olarak kükürt kokuyor. Her yanından sular akan sarkıtlar, dikitler bu küçük mağaranın süsleri.. Ama bakışları üzerine çeken Pamukkale benzeri travertenler oluyor. Bu nedenle Küçük Pamukkale, Yeraltındaki Pamukkale gibi isimlerle adlandırılmış..



Bu taraflara yolunuz düşerse, görülmeğe değer Kaklık Mağarası'nı ziyaret etmeyi ve ünlü Kaklık ekmeğinden almayı ihmal etmeyin derim...








































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ağrı- Iğdır - Van ve çevresi..

                  Yıllardır görmeyi arzuladığım bir bölge buralar.. Her yıl planlayıp, sonra çeşitli nedenlerle ertelediğimiz bu yöreye...