Kemaliye (Eğin) - İliç- Kemah


   
                           KEMALİYE  (EĞİN)

               'Eğin dedikleri bir küçük şehir..'
   
    Türküsü dilimizde, girdik Kemaliye yoluna.. Arapgir yönünden. Bir çok arkadaşımızın; 'Aman, o yolda ömrümün yarısı gitti..' dediği yollardan biri... Virajlı.. Bize göre de öylesine keyifli.. Fırat'ın üzerine yapılan Keban Barajı Gölü eşlik ediyor, yola.. Kah gölle yan yana geliyoruz, kah göle tepeden bakıyoruz.. Kenarlarda pembe çiçeklerle süslü asfalt yol, daha mayıs başlarında olduğumuz halde sıcaktan erimiş..
     Aralarda fotoğraf çekme molaları ile döne kıvrıla 53 km.lik yolu nerdeyse üç saatte aldık.
                 





Uzaklarda göl üzerinde bir köprü göründü... Daha yaklaştığımızda köprünün,  Erzincan eski valisi rahmetli  Recep Yazıcıoğlu adını taşıdığını gördük. Ayşe Kulin 'in romanını yazdığı, filme de konu olan köprü bu...


     Fırat Nehri, ülkemizde bir çok yerleşime hayat veren bir akarsu... Kemaliye de Fırat'ın sularının toplandığı Keban Baraj Gölü kıyısında, dik bir yamaca kurulmuş.. Kuruluş tarihi bilinmeyecek kadar eski olan kent, kendine has mimarisi ile günümüze ulaşabilmiş.








 Eğin, şimdiki adıyla Kemaliye 2100 nüfuslu gerçekten küçük bir şehir. Erzincan'ın ilçesi.
11.Yy.da Ermenilerce iskan edildiğinde 'pınar' anlamında 'Agn' adı verilmiş.
Bir kayanın içinden güçlü bir şekilde adeta fışkıran su hem tatlı, hem de buz gibi.. Kentteki diğer çeşmelerin suları da öyle..(Sanırım Ermenilerin pınar 'Agn' demeleri bu sulardan ileri geliyor.)



İlçenin evleri farklı bir mimariye sahip. Alt katlar taştan, sonraki katlar ahşap olarak yapılmış.. Evlerin çoğu eğimli araziye yapıldığından, tek kat değil, üç-dört katlı.. Yolunun biraz zorlu oluşu ve uzaklığı nedeniyle kendi içinde varlığını koruyabilmiş, Kemaliye evleri.. Ve yine bozulmadan, şimdiki haliyle korunabilse Kemaliye'ye çok şey kazandırır görüşündeyiz.





Çarşı içindeki dükkanlar bile nostaljik..



Tabii çok katlı beton yapılar burada da yerini almış. Hemen göze batıyor.. Ne yazık ki, kentin o kendine has otantik görünümüne uyum sağlamıyorlar..


Konumu nedeniyle, zaman içinde çok fazla gelişme gösteremeyen ilçe son yıllarda çok göç vermiş. Bu yüzden de evlerin büyük bölümü kapalı. Tatillerde kısa süreliğine gelip gidildiğini düşünüyoruz.
Evlerin kapı kolları buradaki bir esnaf tarafından üretildiğinden olacak, hemen bütün evlerin kapılarında aynı modeli görmek mümkün..



Osmanlı zamanında kasap kethüdalığı ( kethüda=devlet büyüklerinin buyruğunda çalışan kişi) Eğin'e verilmiş. Bu alışkanlık hala sürüyor sanki.. Hala ülkemizdeki kasapların büyük çoğunluğu Eğinli..
Sanırım halk Kemaliye adına pek alışamamış, hala.. Konuşurken Eğin olarak kullanıyorlar.. Çarşıdaki tabelalarda hep Eğin adı geçiyor.
Burası bir beyaz dut cenneti. Dut ağaçlarının altına örtüler, ağlar serilmiş. Toplanan dutlar kurutuluyor.

Buraya özgü kuru dut-ceviz karışımı 'lök' denilen bir helva yapılıyor. Yapım yeri de 'Lökhane'..



Kemaliye'den yani Eğin'den Erzincan yönüne gitmek için kayalar içine oyulmuş tünellerden geçmek gerekiyor. Bu tüneller bildiğimiz geniş, aydınlatılmış tünellerden çok farklı. İnsan gücüyle açılmış.








Tüneller sonrasında 'Taşyol' denilen yol, kanyona paralel uzanıyormuş. Karanlık Kanyon.



    Kanyon içindeki dereden almış adını. Dünyadaki sayılı kanyonlar arasında ilk sıralarda olan kanyon çok dik kayalar arasından ilerliyormuş. Kayaların bazı yerlerde 600 metre yüksekliğe ulaştığı, uzunluğunun da 8 km. civarında olduğu söyleniyor. Ancak 4x4 araçlarla gidilebilecek kanyon içindeki yol karavanla geçmeye uygun değil.. Bu nedenle kanyona girme cesaretini kendimizde bulamadığımızdan anlatımım 'miş'li-muş'lu' oluyor.

Gerçeği söylemek gerekirse; burayı neden bu kadar geç keşfettiğimizi düşünüp duruyoruz. Kısaca görülesi bir yer bu 'Eğin veya Kemaliye denilen Küçük Şehir'....

İLİÇ

'Bizim dağlar buradır..
                             Gülü  sıra sıradır...'

Bir başka Erzincan İlçesi de İLİÇ... Kemaliye'ye 36, Kemah'a 80 km. uzaklıkta. 1939 a kadar Kuruçay Kasabası'na bağlı bir köy olan İliç, demiryolunun geçmesiyle şimdiki yerine taşınmış.

Demir ve altın madeni rezervleriyle adını duyurmuş ilçe..

'İliç'te bir çeşme var,
                                          altından su, üstünden zaman akar..'
                                           Behçet Kemal Çağlar

Önemli tarihi eseri ise; kent merkezindeki 'Saatli Çeşme' . 1937 yılında yapılmış.


İliç'in dikkat çeken iki şirin köyü var... İkisi de Karasu üzerine yapılan Bağıştaş Barajı Gölü kıyısında... 
Bağıştaş Köyü; İliç'e 13 km. uzaklıkta.. 110 nüfuslu küçücük bir köy.. 1928 de Peğaştaş olan adı 1948 de Bağıştaş olarak değiştirilmiş. 





Doğu Ekspresinin güzergahı üzerindeki bu köyün küçük bir de istasyonu var.. 




Yeşilin, yemyeşilin maviyle kaynaşması sonucu, gölün suları da birazcık yeşile çalmış.. Göl günün her saati bir başka görsel şölen sunuyor...






Bir diğer köy de Çöpler Köyü..












KEMAH

             'Erzincan'dan, Kemah'tan..
                             Kervan (karavan olacak herhalde) gelir sabahtan.....

    Kemah da Fırat'ın kolu Karasu Irmağı'nın kenarında kurulmuş bir ilçe. Erzincan'ın 9 ilçesinden biri.




                   

        Kuruluşunda 'Gamakha' , daha sonra Hititlilerin 'Kumaha' olarak adlandırdığı Kemah'ın 3000 yıllık bir tarihi varmış.
           Kente girerken ilk gözümüze çarpan muhteşem kalesi oldu. Kalenin ne zaman, kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor. İlginçtir, kalenin en yüksek, dikkat çekici yerinde gibi görünen türbe, aslında kaleden ayrı sarp bir kayalık üzerindeymiş. Gözcübaba Türbesi.
  Kemah Boğazı'ndan gelebilecek düşmanları gözetleyen bir Selçuklu askeri olduğu söyleniyor, Gözcübaba'nın...
  
                  

Melik Gazi Türbesi, Behramşah Türbesi ve Sancaktar Türbesi kentin yüksek bir tepesinde, bir kayalık üzerine yanyana yapılmış...


Tugay Hatun Türbesi




      Kemah'ta kısa bir gezinti sonrası dinlenmek üzere yol kenarında bir banka iliştiğimizde, bizim yabancı olduğumuzu tahmin eden bir kaç kişi 'Şehrimizden ayrılmadan bir iftar yemeğimizi yiyin, bari..' dediler... Biz de onları kırmayıp, kuru fasulye-pilav-yoğurt üçlüsünden oluşan iftar yemeğini yedik. Bir ayrıcalık olarak da bize Kemalpaşa tatlısı ikram ederek misafirperverliklerini gösterdiler...  

    Kemah'tan Erzincan yönüne giderken Fırat'ın en büyük kolu olan  Karasu Irmağı bir sağımıza, bir solumuza geçerek bize eşlik ediyor.
                

   20 km. kadar  sonra sarp kayaları ikiye ayırarak uzaklaşıyor... 22 Nisan 1966 günü 14 Mehmetçiğimizi azgın suları içinde hayattan koparıp aldığı için utanıyor olmalı...
   Acemoğlu Köprüsü ve yitirdiğimiz o 14 vatan evladının adlarını taşıyan anıt işte tam bu noktada.

            


      Ruhları şad olsun...
  
                                         



Vee.. Kemah'tan güzel anılarla ayrılırken... Erzincan'a doğru yola koyuluyoruz.. Bakalım bundan sonra nereleri görecek, neler yaşayacağız.....

                    


    
















   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ağrı- Iğdır - Van ve çevresi..

                  Yıllardır görmeyi arzuladığım bir bölge buralar.. Her yıl planlayıp, sonra çeşitli nedenlerle ertelediğimiz bu yöreye...